Belge, Murat. İstanbul Gezi Rehberi. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1993, 281 s.
ÖZET
İstanbul Gezi Rehberi
İstanbul’un köklü tarihinin izlerini bir hafiye ustalığıyla süren Murat Belge’nin İstanbul Gezi Rehberi’nin (İstanbul: İletişim Yayınları) 1983 yılında çıkan ilk baskısından bu yana 22 baskı yapmış olması şaşırtıcı değil. Zira, Belge, İstanbul’un soyağacını çizen diğer şehir tarihçileri/gezi yazarlarından farklı olarak bu şehrin evrimini, ona hükmettiğini sananların vasıflarını hatalarıyla dengeleyerek, varsayımsız ve duru bir anlatımla okuyucuya sunuyor. Belge, geçmişiyle yüzleşmeyi bugüne değin erteleyen Cumhuriyet’in, İstanbul’un çehresini zorla değiştirmesini yeriyor. Yitirilen İstanbul’u romantikleştirmeden, tüm çıplaklığıyla resmediyor ve böylelikle okuyucusunun bu dönüşümün getirileri ile götürülerini serinkanlılıkla ayırt etmesine yardımcı oluyor.
İstanbul Gezi Rehberi, turuna tarihî yarımadanın kalbi olan Sultanahmet ve çevresinden başlıyor. Birinci bölümün büyük bir kısmı Topkapı Sarayı’na ayrılmış. Sarayın en belirgin özelliğinin bir plana uygun inşa edilmek yerine yaşayanlarının ihtiyaçlarına göre zamanla büyümüş olması olduğunu anlatan Belge’nin bu tespitini İstanbul’un tamamına da uyarladığı söylenebilir. Rehber, sonra sırasıyla Surlar, Divanyolu ve Aksaray, Eminönü ve Cağaloğlu, Çarşılar, Vefa, Haliç, Fatih ve Eyüp adlı bölümlere ayrılmış tarihî yarımadayı tanıtıyor. Gezi esnasında uğranılan mimari eserlerin ayrıntılı betimlemelerine yer planları da eşlik ediyor. Belge, İstanbul’un çok dinli ve cemaatli mimari dokusuna vurgu yapıyor: dolayısıyla, Rum Ortodoks, Süryani, Keldani kiliseleri, sinagoglar, cami ve türbeler, tekkeler ve diğer ibadet yerleri de özenle tanıtılıyor. Rehberde şehir hayatın temel öğeleri olan bahçe, park ve meydanlar, ulaşım hatları, atık alanları, enerji, su ve diğer altyapı hatlarına dair bilgi ve eleştiriler de yer alıyor.
Rehberin büyük bölümü tarihî yarımadaya ayrılmış olsa da keyifli ve doyurucu anlatımıyla Belge okuyucuyu “kapitalist” olarak nitelendirdiği Galata’dan Pera’ya ve oradan Beyoğlu’na çıkarıyor ve sonunda Boğaz’ın güzel esintisi eşliğinde Boğaziçi’nden Üsküdar’a, Kadıköy’e ve Adalar’a da götürüyor. Belge’nin rehberindeki son bölüm ise “Uzak İstanbul” başlıklı ancak kitabın yazıldığı yıllardan bu yana Polonezköy, Şile, Küçük ve Büyükçekmece gibi Belge’nin ulaşılmaz bulduğu semtlerin giderek şehre ‘yakınlaştığı’ söylenebilir. Fakat, rehberin yoğunlaştığı bölgelere bakıldığında Belge’nin amacının koskoca İstanbul’un her karışını eşelemekten ziyade, şehrin Roma-Bizans-Osmanlı-Türkiye tarihindeki evrimini ekonomi-politik ve sosyolojik bir arka plana yaslayarak ve nüktedan bir dille, azarlarken bir yandan okşarcasına anlatmak olduğu anlaşılıyor.
İstanbul Gezi Rehberi, İstanbul’u insanlaştıran ve böylece onu gezmeyi, anlamayı, tanımayı ve kabullenmeyi kolaylaştıran eşsiz bir kaynak kitap.
Ebru İlhan