Kara, Adem. XIX. Yüzyılda Bir Osmanlı Şehri: Antakya. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2005, 288 s.
ÖZET
XIX. Yüzyılda Bir Osmanlı Şehri: Antakya
Osmanlı şehir tarihçiliğine güzel bir örnek teşkil eden bu kitap, Antakya’nın fiziki, demografik, idari, ekonomik ve sosyal tarihini inceler. Kitabın adından tüm 19. yüzyılı kapsadığı anlaşılmasına rağmen, yazar temel olarak 19. yüzyılın ilk yarısını incelediğini belirtmiştir. Ağırlıklı olarak Osmanlıca kaynaklara dayanılarak yazılan kitapta yabancı dilde literatürden faydalanılmamıştır. Kitabın sonunda şehrin mekânsal organizasyonuna ilişkin çizelgeler, esnaf kayıtları tabloları ve bazı örnek Osmanlıca belgeler yer almaktadır; ancak bunların yazıları okunamayacak kadar küçüktür.
Şehrin Seleukialılar zamanında (MÖ 300 civarı) kurulmasından başlayıp Bizans, Sasani, Arap, Haçlı ve Osmanlı dönemlerine dayanan genel tarihini kronolojik olarak anlatır. Yazar, Türk-İslam karakterli olarak tanımladığı şehrin fiziki yapısı ile ilgili bilgi verdikten sonra idari yapısı ile devam eder. Halep Eyaleti’ne bağlı olan Antakya Sancağı’nın mahelle ve köylerinin (ibadet, ticaret, zanaat yerleri ve vakıflar gibi) fiziki özelliklerinden bahseder. Önemli ticaret yolları ve Hac yolu üzerinde olan kale-şehir özelliğindeki Antakya’nın ticaret merkezi olarak önemini vurgular.
Etnik olarak Türk, Arap, Rum ve Ermenilerin bulunduğu dinsel açıdan ise Müslüman, Yahudi ve Hristiyanların yaşadığı Antakya’da, misyonerlik faaliyetleri hakkında bilgi verirken, şehrin Süryani Ortodoks Patriği için idari merkez işlevi gördüğünün ve Antakya’nın, Doğu’nun dinsel merkezi olduğunun altını çizer. Bazı mahallelerde Müslüman ve gayrimüslimlerin beraber yaşadıklarını ve aralarında da sosyal ilişkiler olduğunu şeriyye sicili örnekleriyle anlatır. Ayrıca sicillere dayanarak şehirdeki aşiretlerden ve sosyal ve ekonomik yaşantıdaki önemli rollerinden bahseder.
Şeriyye sicillerini inceleyerek yazar Antakya’nın ekonomik yapısını ele almıştır. Sicillerdeki, alacak-verecek, alım-satım, miras-tereke kayıtlarından, ticareti yapılan malları, fiyatlarını, miktarlarını ve de vergileri inceleme imkânı bulmuştur. Çeşitli esnaf gruplarını, meslek çeşitlerini ve hangi din mensuplarının hangi mesleği yaptığını sıralamış ve şehirde ödenen vergi çeşitlerini ayrıntılı olarak tartışmıştır.
Antakya’nın belirli bir özelliğine odaklanmadan şehrin genel fiziki, idari, dinî ve ekonomik yapısını incelediği eserin sonuç bölümünde yazar aniden Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Rum Ortodoks Patrikhanesi ve Rum Ortodoks varlığı ve şehrin çok dinli tarihsel sosyal yapısının sona ermesiyle ilgili olarak politik düşünce ileri sürüp bilim dilinden uzak tanımlamalar yapmıştır (s. 234). Oldukça zengin bir Osmanlıca arşiv malzemesiyle yazılan bu tarih kitabında uluslararası ilişkiler ve/veya siyaset bilimi dallarını ilgilendiren siyasi düşüncelerin bilim dışı bir dille ifade edilmesi kitaba olumlu bir katkı sağlamamıştır.
Feryal Tansuğ