Silva  Kuyumcuyan - <div><br></div><div>Mintzuri, Hagop. İstanbul Anıları, 1897-1940. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998, 160 s.</div><div><br></div><div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">ÖZET</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;"><br></span></div><div style="text-align: center; "><span style="font-weight: bold;">İstanbul Anıları 1897–1940</span></div><div><br></div><div>Kitap aslen Değer Ur Yes Yeğer Yem başlığıyla ve Türkiye’de konuşulan Ermeni lehçesiyle yazılmıştır. 20 başlıktan oluşan kitap, Mıntzuri’nin gerçek yaşam öykülerinden oluşmaktadır. Bunların 14’ünde, yazar, 1897-1906 arasında bir gurbetçi çocuğu olarak babası ve büyükbabasıyla birlikte yaşadığı imparatorluk başkenti İstanbul’u anlatır: ekmek fırını işlettikleri Ortaköy, Rumelihisar, öğrencilik yaptığı Galata ve çevresi.</div><div><br></div><div>Diğer 6 öyküde ise, özgeçmişini anlatır, köyünü betimler ve öykülerinin konularına yönelik bir döküm verir. Bu öykülerde, 1914 Ağustosunda İstanbul’a bir sağlık sorunu nedeniyle birkaç günlüğüne gelişini, dönüş vapurunu kaçırması ve ardından 1. Dünya Savaşı’nın çıkması gibi tesadüfler sonucu köyüne bir daha dönemeyişini, bu arada tehcir olunan ailesini, eşini, dört çocuğunu yitirişini ve hiçbir zaman alışamadığı İstanbul’da ölümüne dek yaşamak zorunda kalışını anlatır.</div><div><br></div><div>Aslında bir köy yazarı olan Mıntzuri’nin “İstanbul Anıları” adıyla Türkçeleştirilen kitabı belgesel niteliktedir. Kahramanlarını gerçek kişiler oluşturuyor: Fırıncı, süpürgeci, ciğerci gibi, oldukları gibi yansıtılmış sadeve sıradan insanlar. İstanbul’un çeşitli semtlerinden gerçek kişiler: Türk, Ermeni, Kürt, Kızılbaş, Arnavut, Yahudi, Rum, Hırvat, Çerkes, Habeş. Yedikleri, giydiklerive yaşamlarıyla eski İstanbul halkı. Ara sıra bu kişiler arasında bir saray ağası, bir paşa, hatta bir padişah da beliriverir.</div><div><br></div><div>“Bir köylü, bir otodidakt, kendini yetiştirmiş biriydim” diyen yazarın “Ben” ve “Bizler” başlıklı öykülerine ise, sade kişiliği, yaşam biçimi ve dünya görüşü yansır. Mıntzuri, Türkçe ve Ermenicenin yanı sıra, dönemin Fransızca dergileri takip ederek Fransızcasını ve Robert Koleji öğrenciliği sırasında da İngilizcesini geliştirmiş, dünya edebiyatına bu diller aracılığıyla ulaşmıştır. Asıl adı Hagop Demirciyan iken, eserlerinde, doğduğu yörenin, Fırat nehri çevresinin Munzur dağlarından esinlenerek Mıntzuri soyadını kullanmıştır.</div><div><br></div><div>Mıntzuri’nin özgünlüğü, köy yazarı olmasının yanı sıra, konuştuğu gibi yazmasından da kaynaklanır. “İstanbul Anıları”nın Ermenice aslında özel isimler, yöresel terimler, bitki ve köy adlarına ilişkin hiçbir açıklama bulunmazken Türkçe çevirisi 149 adet açıklayıcı dipnotun yanı sıra eski İstanbul resimleri de içermektedir.</div><div><br></div><div>Silva Kuyumcuyan</div>
İstanbul Anıları 1897–1940
Type
abstract
Year
2014

Mintzuri, Hagop. İstanbul Anıları, 1897-1940. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998, 160 s.

ÖZET

İstanbul Anıları 1897–1940

Kitap aslen Değer Ur Yes Yeğer Yem başlığıyla ve Türkiye’de konuşulan Ermeni lehçesiyle yazılmıştır. 20 başlıktan oluşan kitap, Mıntzuri’nin gerçek yaşam öykülerinden oluşmaktadır. Bunların 14’ünde, yazar, 1897-1906 arasında bir gurbetçi çocuğu olarak babası ve büyükbabasıyla birlikte yaşadığı imparatorluk başkenti İstanbul’u anlatır: ekmek fırını işlettikleri Ortaköy, Rumelihisar, öğrencilik yaptığı Galata ve çevresi.

Diğer 6 öyküde ise, özgeçmişini anlatır, köyünü betimler ve öykülerinin konularına yönelik bir döküm verir. Bu öykülerde, 1914 Ağustosunda İstanbul’a bir sağlık sorunu nedeniyle birkaç günlüğüne gelişini, dönüş vapurunu kaçırması ve ardından 1. Dünya Savaşı’nın çıkması gibi tesadüfler sonucu köyüne bir daha dönemeyişini, bu arada tehcir olunan ailesini, eşini, dört çocuğunu yitirişini ve hiçbir zaman alışamadığı İstanbul’da ölümüne dek yaşamak zorunda kalışını anlatır.

Aslında bir köy yazarı olan Mıntzuri’nin “İstanbul Anıları” adıyla Türkçeleştirilen kitabı belgesel niteliktedir. Kahramanlarını gerçek kişiler oluşturuyor: Fırıncı, süpürgeci, ciğerci gibi, oldukları gibi yansıtılmış sadeve sıradan insanlar. İstanbul’un çeşitli semtlerinden gerçek kişiler: Türk, Ermeni, Kürt, Kızılbaş, Arnavut, Yahudi, Rum, Hırvat, Çerkes, Habeş. Yedikleri, giydiklerive yaşamlarıyla eski İstanbul halkı. Ara sıra bu kişiler arasında bir saray ağası, bir paşa, hatta bir padişah da beliriverir.

“Bir köylü, bir otodidakt, kendini yetiştirmiş biriydim” diyen yazarın “Ben” ve “Bizler” başlıklı öykülerine ise, sade kişiliği, yaşam biçimi ve dünya görüşü yansır. Mıntzuri, Türkçe ve Ermenicenin yanı sıra, dönemin Fransızca dergileri takip ederek Fransızcasını ve Robert Koleji öğrenciliği sırasında da İngilizcesini geliştirmiş, dünya edebiyatına bu diller aracılığıyla ulaşmıştır. Asıl adı Hagop Demirciyan iken, eserlerinde, doğduğu yörenin, Fırat nehri çevresinin Munzur dağlarından esinlenerek Mıntzuri soyadını kullanmıştır.

Mıntzuri’nin özgünlüğü, köy yazarı olmasının yanı sıra, konuştuğu gibi yazmasından da kaynaklanır. “İstanbul Anıları”nın Ermenice aslında özel isimler, yöresel terimler, bitki ve köy adlarına ilişkin hiçbir açıklama bulunmazken Türkçe çevirisi 149 adet açıklayıcı dipnotun yanı sıra eski İstanbul resimleri de içermektedir.

Silva Kuyumcuyan
Citation
Kuyumcuyan, Silva. '"Turkish abstract of 'Memories of Istanbul 1897- 1940'". Translated by Silva Kuyumcuyan. In Cities as Built and Lived Environments: Scholarship from Muslim Contexts, 1875 to 2011, by Aptin Khanbaghi. 235. Edinburgh: Edinburgh University Press, 2014
Authorities
Collections
Copyright
Muslim Civilisations abstract the Aga Khan University
Terms of Use
Public Domain
Country
Türkiye
Language
Turkish
Related Documents